Tehcir Üçlemesi 1. İşte Öyle Bir Gün
Matmazel Çamuryan, Emirgân’ da otururdu, kısıtlı bütçesi içinde daima özenli, bakımlı ve zarifti. Hiç makyaj yapmazdı, geniş kenarlı kocaman şapkası altında, hep gülümseyen bir yüzle, haftada bir gün, tramvayla Beşiktaş’ a gelir, Akaretler yokuşunu sekerek çıkar ve bana piyano dersi verirdi.
Beş yaşındaydım.Yetenekli bir çocuktum, ama o zamanlar da zordum, istemediğim, inanmadığım hiçbir şeyi kabul etmezdim. Aileme, “matmazel tam sizin oğlunuza göre bir hocadır” demişler. Kocaman siyah bir duvar piyanosu eve taşındığında başıma gelecekleri hissedip, “bu alet çok büyük” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Derslere başlamamak için yarattığım bahaneler tükendiğinde Matmazel Çamuryan’lı bir yaşamı denemek mecburiyetinde kaldığımı anladım.
Hoca bu durumu hissetmiş olmalı ki, benim için zor olan, küçük parmaklarımı kullandığım parçalar için iki, diğer parmakların kullanıldığı parçalar için bir masal okurdu, kapağında kanguru resmi olan bir kitaptan. Bu gün, bir müzik öğretmeni olarak bunları düşündüğümde, yetenek denilen armağanın, kişilikle iç içe geliştiğini ve birbirinden bağımsız ele alınamayacaklarını daha iyi anlıyorum.
Piyanoyla, yani müzikle bir ömür geçirebilirdim. Matmazel Çamuryan bana bunu öğretti.
Ben konservatuvardaki hocalarımla didişmeye başlayınca, (ya da onlar beni ezebileceklerini zannettiğinde), ailem, geçmişte olduğu gibi, beni farklı bir yöntemle eğitebilecek bir hoca arayışına girdi ve Jirayr Arslanyan’la solfej ve armoni çalışmaya başladım. Dikteden ( piyanoda çalınanı notaya dökmek) nefret ederdim. Jirayr hoca bana zor bir dikte yaptırdığında çok sıkılır, “şimdi ben de size bir dikte yaptırıcam” der piyanoya geçerdim, “önemli olan seslerin ruhunu anlamaktır” diye bilgiçlik taslayarak. Bana ders vermek sabır işiydi. Yurt dışına gidene kadar çalışmalarımız dostluğa dönüşerek sürdü.Beni son öğrenci olarak alır ve sevdiğim yemekleri yapardı.
Müzik yazabilmenin yolunun, kontrpuan ya da fügden değil, sevgiden geçtiğini ondan öğrendim.
Elizabet Tanyel piyano hocamdı. Piyano çalmanın, yazılan notaların klavye üzerindeki yerlerine basmak olmadığını, seslere can verme sanatı olduğunu anlatırdı. Teknik, bu ruhu yaratabilmek için gerekli olan becerinin adıdır, araçtır, amaç değildir derdi. Her yaz başında öğrenci konseri düzenler, bizi sahneye ve topluma alıştırırdı.Güler yüzlü sevecen bir ablaydı sanki.
Yorum denen “efsunlu güzelliğin” kıymetini onunla çalışırken öğrendim.
Matmazel Hermine Kalustyan okulda matematik hocamdı. İyi öğrencilerindendim, matematik ve müziğin iç içe olduklarını söyler, ileriye dönük olarak, ikisini de başarıyla yürütebileceğimi düşünürdü. Ankara’ da bir gece kulübü programımda karşımda görüverdim bir akşam, çok mutlu olmuştum. Keyifli, sevecen, bilgili ve güvenilir bir insandı.
Disiplin ve sanatın kardeş olabileceğini onun sayesinde öğrendim.
Türkiye’de yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bu güzel insanların, benimle dertleşip paylaşabilecekleri, çok derinlerde duran bir hüznün olabileceği hiçbir zaman aklıma gelmemişti. Hangi gönül zenginliğiyle, böyle bir burukluğu yansıtmadan, bana bu kadar yakın durmayı başarabildiler, ve bu kadar cömert olabildiler.
Bu tılsımı da onlardan öğrenmek isterdim.
Bana, sevgi ve disiplinle çalışmayı, insanca var olmak ve paylaşmak için üretmeyi, “acılardan bal yapmayı” ve bildiklerini sevgiyle aktarmayı aşılayan hocalarıma, ülkemizin bu değerli yurttaşlarına, sonsuz şükran ve saygılarımı sunuyorum.
Söylediğim her şarkıda, dokunduğum her piyano tuşunda, bestelediğim her müzikte, anlattığım her derste yanımdasınız, bunu bilmenizi isterim.
Birlikte yaşamak, komşuluk ve barış, *politikacı ve tarihçiye emanet edilemeyecek kadar kıymetli kavramlardır. Politikacı savaşı başlatır, tarihçi biten savaşı yazar. Halkların bu iki mesleği yapanları çok, ama çok yakından izlemesi gerekir, yeni felaketleri önlemek ve geçmiş felaketlerden ders çıkarmak için.
(*Ahlaklı siyasetçi ve yurtsever devlet adamı vasıflarına sahip olmayan, fırsatçı, çıkarcı ticaret erbabı. Y.N=Yazarın Notu)
Bu gün, böyle bir yazı yazmak geldi içimden. (19 Ocak 2009 )