Ahlaklı İnsan… Ahlaklı Yurttaş

* Sizinle aynı dinden olan, ancak ahlaksız olduğunu bildiğiniz bir insan mı , yoksa ahlaklı olduğunu bildiğiniz, farklı dinden bir insan mı dostunuz olsun istersiniz ?

* Sizinle aynı etnik kökenden olan, ancak ahlaksız olduğunu bildiğiniz bir insan mı , yoksa ahlaklı olduğunu bildiğiniz, farklı etnik kökenden olan bir insan mı dostunuz olsun istersiniz ?

* Sizinle aynı siyasi görüşten olan, ancak ahlaksız olduğunu bildiğiniz bir insan mı , yoksa ahlaklı olduğunu bildiğiniz, farklı siyasi görüşten  bir insan mı dostunuz olsun istersiniz ?

*** Tercihiniz “ahlaklı” olandan yanaysa, en tepeye “AHLAKLI İNSAN … AHLAKLI YURTTAŞ” çatısını kurun, tüm “farklılıklarınız” bunun altında kalsın.

*** Dini aidiyetiniz size, “AHLAKLI İNSAN … AHLAKLI YURTTAŞ” olma yolunda, “hayırdan ve barıştan yana”  katkı sağladığı ölçüde “saygındır”.

*** Kültürel aidiyetiniz size, “AHLAKLI İNSAN … AHLAKLI YURTTAŞ” olma yolunda, “hayırdan ve barıştan yana”  katkı sağladığı ölçüde “saygındır”.

*** Siyasi  aidiyetiniz size, “AHLAKLI İNSAN … AHLAKLI YURTTAŞ” olma yolunda, “hayırdan ve barıştan yana”  katkı sağladığı ölçüde “saygındır”.

**Bu saygın aidiyetlerden hiçbirinin bu “kavrayıcı, koruyucu, besleyici bütünleştirici”  çağdaş çatıyı delmesine izin vermediğiniz ölçüde “UYGAR İNSAN” tanımlamasına  yakışan bir kişiliğe sahip olabilirsiniz.

*** Dertlerimize vereceğimiz isimlere, etnik, dini, mezhepsel, siyasal tanımlamalar, başlıklar koyarsak, çıkış noktası olarak bölmeyi, ayrıştırmayı kabul ediyoruz demektir.

*** Tüm toplumsal dertler listelenir, alt alta sıralanır… “acile yatırılacak olanlara” öncelik tanınır, toplumun bütün kesimlerinden toplaşacak ve oluşacak olan  “ahlaklı yurttaşlar birlikteliği”  her alanda bu sorunları el birliğiyle çözmek için seferber olur.

*** Bu düşünce bağlamında… “ Kürt Sorunu” yoktur, “Alevi Sorunu” yoktur.

***“Ahlaklı insanların, ahlaklı yurttaşların” insan olmaktan, yurttaş olmaktan kaynaklanan “maddi ve manevi haklarının” önündeki engellerin kaldırılması için gerçekleştirilecek bir “ÇAĞDAŞ DEVRİM” söz konusudur.

*** Bu “DEVRİM”  silahla değil, evrensel insan hakları ve evrensel hukuk kurallarının hayata geçirilmesi için verilecek bir mücadeleyle gerçekleşecektir.

*** Ahlaklı insan, ahlaklı yurttaş, “üreten, paylaşan ve haksızlıklar karşısında dik duran” kişidir.

*** Üreten: “hayırdan ve barıştan”yana üreten bir birey olabilmek için, dünyaya gelen çocuğun, barınma, beslenme, eğitim konularında insana yakışır bir ortama doğması ve orada yeteneği doğrultusunda gelişmesi gerekir. Bunun için “aile ve sosyal devlet”birlikteliği ve dayanışması gereklidir. Bu gün bu var mıdır? Hayır. Öyleyse ahlaklı yurttaş “haksızlıklar karşısında dik duran” bir davranış sergilemelidir , başka türlü dünyadaki ve ülkemizdeki insanlık dışı düzen değişmeyecektir.

*** Paylaşan: “hayırdan ve barıştan”yana, adil ve emekten yana bir paylaşım için, siyasi sistemin ve onu düzenleyen yasaların buna uygun olması şarttır. Bu gün bu var mıdır? Hayır. Öyleyse ahlaklı yurttaş “haksızlıklar karşısında dik duran” bir davranış sergilemelidir , başka türlü dünyadaki ve ülkemizdeki insanlık dışı düzen değişmeyecektir.

*** Haksızlıklar karşısında dik duran: “hayırdan ve barıştan”yana ,“zalimin zulmüne boyun eğmeyen” ,  bireyi ve toplumu ilgilendiren her konuda, hem kişi olarak hem de örgütlü bir mücadeleyle sosyal yaşamda etkin bir toplumdan söz edebilir miyiz? Hayır. Öyleyse ahlaklı yurttaş “haksızlıklar karşısında dik duran” bir davranış sergilemelidir, başka türlü dünyadaki ve ülkemizdeki insanlık dışı düzen değişmeyecektir.

… Görüldüğü gibi “haksızlıklar karşısında dik duran” bir yurttaşlar birlikteliği olmadan “hayırdan ve barıştan yana üreten ve paylaşan” bir toplum  oluşturmak hayaldir.

*** Ülkemizde bu gün böyle düşünen bir “iktidar ve muhalefetten”  söz etmek mümkün müdür? Hayır. Gidiş “hayırlı bir gidiş” değildir. “Dünü, bu günü ve yarını” doğru görüp, değerlendirip, anlayıp hayata geçirebilecek çapta “ahlaklı, ehil devlet adamı ve siyasetçilere” ihtiyaç vardır.

*** “YENİ BİR BİREYSEL VE SOSYAL ANLAYIŞ DOĞRULTUSUNDA OLUŞTURMAMIZ GEREKEN BİRLİKTELİK, TEK ÇAREMİZDİR” …

*** Temiz, berrak  havalarda, ufuk çizgisine yakın bir yerde, ahlaklı, bilge insanların yaşadığı söylenen adayı seçebiliyorum.

“Oraya kadar yüzebilir miyim?” diyorum. Hadi gücüm yetti, ulaştım diyelim, o yemyeşil güzel ağaçların arasından “beni onlara götürecek yolun girişini bulabilecek  miyim?” Tut ki buldum, “doğru yolu kaybetmeden oraya varabilir miyim?” diye düşünüyorum.

…Sonra “yaşam saatimi”,  kalbimi dinliyorum, “beni oraya, onlara götürür müsün?” diye soruyorum…

…Rezilliklerin, pisliklerin, alçaklıkların arasında, “temiz” kalmaya gayret etmek ne kadar zormuş meğer…