Adını “SAYGISIZLIK” Koydum
…Etiler Çamlık mevkiinde bir yıldır bir “dizi” çekilmekte. Haftanın bazı günlerinde, çekim kamyonlarının kilitlediği küçük meydan ve yolun arasından, yaşamımızı sürdürme sıkıntısını yaşıyoruz. Oradaki bir binanın, “apartman görevlisi” konutuna dönüştürülmüş bölümü, bina yönetimi tarafından, çekimleri yapan şirkete, çekim saatleri süresince kiralanmış.
…. Çekimlerde görev alan kişilere, teknik ekip ve oyuncu kadrosuna bir çalışma olanağı sağlanmış. Yaşadığımız sıkıntılı günlerde böyle bir iş yaratılmış olması çok güzel. Apartman yönetiminin böyle bir çalışmaya yer sağlayarak katkıda bulunmuş olması da güzel.
….. Ancak, bu ortak alanı, küçük meydanı ve yolu, bir gün boyunca kullanan birçok bina ve orada yaşayan aileler düşünülmemiş, “iyi niyetle” de olsa bizlere “İstanbul’da yaşama” zorluğunun yanında ayrı bir “zulüm” sunulmuş.
…. Demokrasi, “birlikte üreterek, paylaşarak ve haksızlıklar karşısında dik durarak” var olma bilgeliğidir”. Bunun dışında kalan yaklaşımlar “orman kanunu” özleminde olanların başvurduğu yollardır. Böylesi seçimler, tartışma, kavga, kin ve nefret tohumlarını körükler ve yurttaşlar arasında ayrışmaya ve düşmanlıklara yol açar.
…. Değerli kardeşlerim, ülke ve dünya ölçeğinde “çok zor günler” yaşıyoruz. “Böl yönet” politikalarının tüm coğrafyalara bir “sosyal kanser” olarak bulaştırılmak istendiği “çok sıkıntılı bir tarih diliminde”, her zamankinden daha çok birbirimizi düşünmeye ve kollamaya, sakınmaya, gözetmeye ihtiyacımız var. Bunun için karşılıklı bir sevgiye gerek yok. Eşsiz Yaradan’ın eseri olan insana “değer vermek” yeterlidir, aynı havadan, sudan, topraktan yoğrulmuş yurttaşlar olmamızdan kaynaklanan “kardeşlik” sorumluluklarımızı sahiplenmemiz yeterli olacaktır.
…. Bu yıl on iki milyar liralık icra işlemleri bekleniyormuş. Buna özel villalar, Boğaz’daki yalılar da dahilmiş. Ne rastlantıdır ki, yeni çıkan bir yasayla yabancılara satışı sınırlandıran kanun değişti ve satılan taşınmazlar varislere de intikâl edebilecek artık. Topraklarımızın yarısından fazlası, maden arama izniyle yabancılara devredilmiş durumda.
… “Bizi biz yapan” maddî ve manevî değerlerimize, her zamankinden daha çok, dört elle ve cesur bir yürekle sıkıca sarılmamız gerekiyor kardeşlerim, eğer “torunlarımız mezarlarımıza …su dökmesinler!..” diye düşünüyorsak.
…. Bunun yolu, bizleri ayrıştıracak her türlü “melânetten” uzak durmaya özen göstermektir.
…. Değerli komşularım, hep ürettim, paylaştım, ve en önemlisi, hep dik durdum, dik yaşadım, zulme sessiz kalmadım, zalime ortak olmadım, gücüm kadar da olsa. “O’n dan” başka hiçbir varlığa secde etmedim, önümde kalan kısa zamanı da, aynı cesur ve onurlu, ve edepli, ve ölçülü bir doğrultudan asla sapmadan sürdürmek isterim.
… Eşsiz Yaradan bizlere, sevgili Elçi’si aracılığıyla ilettiği, kutsal “Zaman ötesi” başucu kitabımızda, “söyleyeceklerimizi kalp kırmadan, onur kırmadan” aktarmamızı öğütler.
… “Zamanla sınırlı” ancak ruhuyla sınırsız olan Cumhuriyetimizin kuruluş kitabında, “Nutuk’ta”, …“çağdaş uygarlığı yakalama ve aşmanın”…,
bize ait olan maddî ve manevî değerlere doğru sahip çıkarak ve geliştirerek mümkün olabileceği söylenir.
…. Böyle “iki eşsiz Mustafa” hiçbir ulusa armağan edilmemiştir..
…. Başkalarının mutsuzluğuna rağmen mutlu olma yolunu seçmeyelim,
……. bireysel çıkara dayalı küçük mutluluklar ortak yaşanacak büyük acıların toprağını hazırlar…
……. Her zamanki dostluk, barış ve dayanışma duygularım ve dileklerimle esen kalın değerli kardeşlerim.